5 Ağustos 2011 Cuma

Saç, tırnak falan

Bugün pasaport uzatmak için Emniyet'e gitmek zorunda kaldım (halka karışmak falan yani iğrenç) ama daha iğrenci geliyordu; yeşil pasaport ellerimden kayıp gitti. 25 yaşına kadar her yerime süre süre kullanırım sanıyodum ama öğrenci olmam gerekiyormuş. Annemin "15 gün içinde falan olur öğrenci" diyerek anne halleriyle polisleri kafaya almaya çalışması da yetmedi, "ehem şöyle geçin bordo pasaport için" dediler. O sırada da biometrik fotoğrafımı çektiler. Adam "sakın ağzınızı açmayın sakın gülümsemeyin" dedi, ha bi de fotoğraf şeysinin perdesini kapatırken "saçınızı düzeltin" dedi, "nası yani kulağımın arkasına mı atayım dedim", "ha yok o kadarına gerek yok ama düzeltin" dedi. Panik halinde elimi saçıma bastırdım falan, ne yaptığımı ben de çözemez haldeyim zira saçlarım normal toplu şekilde gitmişim oraya. Sonra bi de tekrar perdeyi açtı yine hızlıca "saçınızı düzeltin, çekiyorum" dedi, aha dedim içimden kesin bayılıcam panikten. NE VAR SAÇIMDA ALLAHIM NE VAR SAÇIMDA? daha fazla saçımı elleseydim ağlamaya başlıycaktım, durdum ben de o da çekti fotoğrafı. Bi de büyükçe basıyolar bu biometrik fotoğrafları, aman allahım bir çocuk tacizcisi bir ruh hastası bir meth bağımlısı bir lezbiyen katil gibiyim. Hepsi birden gibiyim. Sonra anladım, yazık adam elinden geleni yapmaya çalışmış saçını düzelt diyerek, tipini sikiim'in kibarcasıymış.

Herkes polis merkezlerinde çekilen bir takım fotoğraflarda bu kadar havalı çıkamıyor haliyle, biz böcekler elimizdekilerle yetinmek zorundayız.


Neyse sonra bi de parmak izi alma işlemi var; bir pırasa kadar anarşist olabildiğim için anneme anca "ne bu yea, çok çirkin bişey böyle parmak izi falan, beni etiketliyolar, fak yu sistem" falan diyebildim. Parmak izimi alan polis kadın fazlasıyla sevimliydi ve ellerimi tarayıcıya yapıştırırken "tırnaklarını mı yiyosun sen?" diye sordu "evit" diye osuruk gibi cevap verdikten sonra "başarısızlıktan mı korkuyosun?" dedi. Galba kadına bakarken gözlerim büyüdü, bön bön bakıyorum. Kadın sonra konuştu, anlattı, beni anladığını söyledi, bense kadına bi yandan "ehe ühü ehüh" falan diye tepkiler veriyorum bi yandan da yaşadığım en saçma Ankara durumlarından biri olduğunu düşünüyorum. Zaman, mekan, kadın. Kadın hiçbişey söylememe fırsat vermeden saydı bitirdi her şeyi. Sonra da "bence senin iki şeye ihtiyacın var; anlatmaya ve bakış açısına" dedi.

Çohacayipti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder