15 Mayıs 2011 Pazar

"Yaşlılar ölecek, gençler de hatırlamayacaklar"

Başlıktaki laf İsrail'in ilk başbakanı Ben-Gurion tarafından zamanında söylenmiş, 700.000 Filistinli'nin kendi topraklarından sürülerek yine kendi topraklarında mülteci edilmeleri hakkında. Yalnız o müthiş kendini büyük görme ve her şeyi sadece Yahudi olana hak sayma durumu öngörü kapasitesini de daraltmış olacak ki, unutmak bir yana bugün sayısı 4 milyonu geçen o Filistinliler her yıl İsrail devletinin hukuksuz kuruluşunun yıldönümünde sokaklara dökülüyorlar. Kendi topraklarından sürgün edildiklerini, kendi sularını kullanamadıklarını, o çirkinlik abidesi Duvar yüzünden okullarına, hastanelerine gidemediklerini, kendi kutsal topraklarına girmelerine asla izin verilmediğini bütün dünyaya bağırmak için.



Filistin yılın her günü kaynıyor ama 15 Mayıs'ta orada olan biten yüzümüze bir kez daha çarpıyor bütün korkunçluğuyla. Ellerinde 63 sene önce terketmek zorunda kaldıkları evlerinin anahtarlarıyla genç yaşlı herkes bize bir şey anlatmaya çalışıyor. Fiziksel, yapısal her türlü şiddetin normal-her günlük bir gerçeklik haline getirildiği, modern zaman soykırımının en açık seçik temsilcisi olan Filistin'in elinde kalan tek şey bu; hatırlamak. O da olmazsa, ellerinde evlerinin anahtarlarından başka hiçbir şey kalmayacağını biliyorlar. Dünyanın hafızası çok kuvvetsiz çünkü. Bağırmazlarsa kimse duymayacak.

Bize o kadar da uzak olmayan küçük bir toprak parçasında, kendi vatanında mülteci kampında doğup büyüyen çocuklar var. O çocukların istisnasız hepsi "büyüyünce ne olmak istiyorsun?" sorusuna "hiçbir şey" diye cevap veriyor. Bu cevap bütün Filistin'i özetliyor ve aslında İsrail'i bütün soykırım politikalarında başarılı olduklarına ikna edecek gibi oluyor. Ama işte onları içten içe oldukça huzursuz eden bir durum da ortaya çıkıyor. Ben-Gurion'un tahminlerini alt üst eden bir şekilde Filistinliler 63 yıldır bu "hiçbir şey"e karşı çıkıyorlar, bu uğurda canlarını feda ediyorlar. Ve benim, senin, onun bu bağırışı duymaya devam etmesi gerekiyor. Çünkü ancak onlar unutmaz, biz de onlarla beraber hatırlamaya devam edersek dibimizdeki bu baskı krallığının sahipleri meşhur kibirlerinden kurtulup hukuka ve insanlığa saygı duymaları gerektiğini anlayacaklar. Hepimizin, bütün insanlığın elinde kalan tek şans bu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder