18 Nisan 2012 Çarşamba

apdeyt

bi ara unuttum burasını tamamen, baya da olmuş. yazayım o zaman.
bahar tatiline ankara'ya döndüm. ders çalışıp essay yazmaktan ya da yazmazken de "of şu anda yazıyo olamam lazımdı" stresinden rahat edemedim. en sonunda bu pazartesi herkes teslim etti bu dönemlik ödevleri projeleri falan da herkes rahat etti. pazar akşamından bütün çıktıları alıp tek tek dizip hazırladım her şeyi ve kendimle çok gurur duydum, sonra farkettim ki yanlış versiyonları çıkarmışım. hiç şaşırmadım. dolayısıyla pazartesi sabah gidip kütüphaneden çıktı almak zorunda kaldım. korkunç, kütüphaneye girmeye çalışanı savaşa gider gibi yolluyor herkes, kılıcın keskin gazan mübarek olsun. birbirinin üstünden atlayanlar, printerlar önünde yea o benim bu benim kavgaları, itiş kakış. neyse bi şekilde insanları itip filan hallettim. gidip teslim ettim sonra okul ofisine. okul barında da gidip sınıfın geri kalanını bulduk, akşamüstü 3'te kimse birbirini tanıyabilecek kadar ayık değildi. biz de bir iki bira içip kaçtık.
mikala'nın göçmen ev sahibi sosyal housing'e dahil olan devletin buna verdiği evi mikala'ya kiraladığı için mahkemeye filan çıkarken olan garibim mikala'ya oldu, evden çıkmak zorunda kaldı. dolayısıyla evsiz yurtsuzdu, bana geldi. sara'nın ablam geliyo diye getirdiği asker yatağı olmasa ne yapardık bilmiyorum.
zaten sara da tam essay teslim günü geldi. okuldan içeri asker sırt çantası ve botlarıyla komanda gibi girdi, burnumdan su çıktı gülerken.
ikisini de çok özlemişim.
gideyim de donarak öğle yemeği yiyeyim ikisiyle. ne akla hizmetse kışlık paltolarımı ankara'da bıraktım, yea bahar gelir buraya nasılsa diye. gelmek ne kelime bi de üstüne fırtına çıkmış. durmaksızın havada bi uğultu var. kaldım bahar ceketleriyle.
şimdilik bu kadar. ilginç bişey de olmamış pek. komando dışında. ona çok güldüm.

2 yorum:

  1. o yatak için ayrı bi yazı yazman lazım. hakediyor bunu.

    YanıtlaSil
  2. kesinlikle hakediyor. mikala'yla da her açışımızda güldük 3 metre yatak yapmışlar diye.

    YanıtlaSil